friedrich engels, 19. yüzyılın önemli düşünürlerinden biri olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda önemli görüşlere sahiptir. marx'ın yakın arkadaşı olan engels, kadının toplumdaki yerini ve eşitsizlikleri ele alarak, bu konuda çarpıcı tespitlerde bulunmuştur.
engels'e göre, toplumsal cinsiyet eşitsizliği kapitalist sistemle birlikte ortaya çıkmıştır. kapitalist üretim ilişkileri ve özel mülkiyetin gelişimiyle birlikte kadının ikincil bir rolde olduğu ve erkeğe bağımlı hale geldiği görülmektedir. bu durumun temel nedeni ise aile yapısındaki değişikliklerdir.
engels'e göre, eski toplumlarda aile yapısı daha kolektif ve dayanışma içindeydi. kadınlar da üretim sürecine aktif olarak katılıyorlardı ve dolayısıyla ekonomik açıdan daha bağımsızdılar. ancak kapitalist sistemle birlikte aile yapısı değişti ve kadının ev işleriyle sınırlı kalması beklenen bir rol biçildi.
bu durumda kadınlar ev işleriyle uğraştıkları için ekonomik açıdan güçsüzleştirildiler ve erkeklere bağımlı hale geldiler. ayrıca kapitalist sistemde kadın emeği değersizleştirildi ve ücretsiz olarak aile içinde kullanıldı. bu da kadının toplumsal statüsünü düşürdü ve eşitsizlikleri derinleştirdi.
engels, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sadece ekonomik boyutta değil, kültürel ve ideolojik boyutlarda da var olduğunu savunur. kadınların erkek egemen bir toplumda yaşadığı için erkekler tarafından baskılandığını ifade eder. toplumda yaygın olan ataerkil düşünce sistemi, kadının ikincil bir varlık olarak görülmesine neden olur.
engels'e göre, bu eşitsizliklerin ortadan kalkması için kapitalist sistemden vazgeçmek gerekmektedir. sosyalist bir toplumda ise üretim araçlarının kolektif mülkiyeti sağlanarak, ekonomik bağımsızlık elde edilebilir ve böylece cinsiyet eşitliği de gerçekleştirilebilir.
friedrich engels'in toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerine görüşleri oldukça önemlidir. ona göre bu eşitsizlikler kapitalist sistemin doğrudan sonucudur ve ancak sosyalist bir toplumla ortadan kaldırılabilir. engels'in tespitleri günümüzde hala geçerliliğini koruyan önemli bir analizdir ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadelede yol gösterici olmaktadır.
