martin heidegger, 20. yüzyılın en etkili filozoflarından biridir ve felsefesinde metafizik sorununa büyük önem vermiştir. metafizik, varlık, gerçeklik ve bilgi gibi temel kavramlarla ilgilenen felsefi bir disiplindir. ancak heidegger'e göre, metafizik sorunu aslında kendisini çözümlemiştir ve bu nedenle yeni bir yaklaşım gerekmektedir.
heidegger'in metafiziğe eleştirisi, onun batı felsefe geleneğindeki temel varsayımlarını sorgulamasından kaynaklanır. ona göre, metafizik düşünce tarih boyunca varlık hakkında yanlış bir anlayış geliştirmiştir. metafiziğin temel sorusu "var olan nedir?" şeklinde formüle edilse de heidegger'e göre bu yanlış bir yaklaşımdır çünkü varlık zaten her şeyin ötesindedir ve onu tanımlamak için kullanılan kavramlar yetersizdir.
heidegger'in yeni metafiziksizlik hareketi ise bu yanlış anlayışa alternatif olarak ortaya çıkar. ona göre, insanların varoluşsal deneyimleri üzerine odaklanmak daha önemlidir çünkü insanlar dünyada yaşayan varlıklardır ve dünyayla ilişkileri onların anlamını belirler. bu nedenle heidegger, varlığı anlamak için metafizik kavramlarından ziyade insanın varoluşsal deneyimlerine odaklanmayı önerir.
heidegger'in yeni metafiziksizlik hareketi, felsefenin temel sorularını yeniden düşünmeyi amaçlar. ona göre, varlık hakkında spekülasyon yapmak yerine insanların yaşadığı dünyayı anlamaya çalışmalıyız. bu yaklaşım, insanın gerçekliği deneyimlemesi ve onunla etkileşime geçmesi gerektiğini vurgular.
heidegger'in felsefesindeki bu dönüşüm, birçok filozof ve akademisyen tarafından eleştirilmiştir. bazıları onun metafiziği tamamen reddettiğini ve felsefi sorulara cevap vermekten kaçındığını iddia etmiştir. ancak heidegger'e göre, yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğu açıktır çünkü metafiziğin kendisi sorunu çözememiştir.
heidegger'in metafizik sorunu ve yeni metafiziksizlik hareketi konusu önemli bir tartışma konusudur. onun felsefi yaklaşımı batı felsefe geleneğinde köklü bir değişimi temsil ederken aynı zamanda eleştiriye de maruz kalmıştır. ancak heidegger'in vurguladığı gibi, insanın varoluşsal deneyimleri ve dünya ile ilişkisi, varlık hakkında daha anlamlı bir anlayışa ulaşmamızı sağlayabilir.
