judith butler, çağdaş feminist düşüncenin en önemli isimlerinden biridir. 24 şubat 1956 tarihinde amerika birleşik devletleri'nin ohio eyaletinde doğmuştur. butler, columbia üniversitesi'nde felsefe eğitimi almış ve bu alanda doktorasını tamamlamıştır. günümüzde berkeley üniversitesi'nde profesör olarak görev yapmaktadır.
butler'ın felsefi yaklaşımı, cinsiyet ve cinsellik konularında yapısalci bir perspektife dayanmaktadır. ona göre cinsiyet ve cinsellik toplumsal olarak inşa edilen kavramlardır ve biyolojik temellerden ziyade kültürel normlar tarafından belirlenirler. bu nedenle, kadın ya da erkek olmak biyolojik özelliklere değil toplumsal kodlamalara dayanır.
butler'a göre toplumda var olan cinsiyet normları bireyleri sınıflandırmakta ve belirli roller atamaktadır. bu durum ise bireylerin özgür iradesini kısıtlar ve kimliklerini şekillendirir. butler, "cinsiyet performativitesi" kavramını ortaya atarak, bireylerin toplumsal beklentilere uygun davranışlar sergileyerek belirli bir cinsiyete ait olduklarını kanıtlamalarının gerektiğini savunur. bu durumda, cinsiyet bir performans haline gelir ve bireylerin sürekli olarak bu performansı tekrarlaması beklenir.
butler'ın düşünceleri, feminizm alanında büyük etki yaratmıştır. ona göre feminizm, kadınların toplumsal cinsiyet rollerinden kurtulmasını hedeflemelidir. kadınlar kendilerini özgürce ifade edebilmeli ve toplumsal normlara uymak zorunda olmadan kimliklerini şekillendirebilmelidir.
butler ayrıca queer teorisi üzerinde de çalışmalar yapmıştır. queer teorisi, heteronormatif toplumun dışında kalan cinsel yönelimleri ve kimlikleri ele alır. butler'a göre queer kimlikler de toplumsal olarak inşa edilmiştir ve heteroseksüellikten farklı olan her türlü cinsellik ya da cinsiyet ifadesi kabul edilmelidir.
judith butler'ın felsefi yaklaşımı, geleneksel cinsiyet normlarına meydan okuyan bir perspektif sunar. ona göre bireylerin özgür iradelerine dayanan kimlikleri şekillendirmesi önemlidir ve toplumun belirlediği kalıplara uymak zorunda olmadıklarını vurgular. butler'ın düşünceleri feminist hareketin yanı sıra lgbtq+ hareketi üzerinde de büyük etki yaratmış ve toplumsal cinsiyet konusunda farkındalık oluşturmuştur.
