kapitalizm, sınıf ayrımcılığı ve ekonomik özgürlük konuları, tarih boyunca birçok düşünürün dikkatini çekmiştir. bu düşünürlerden biri de mihail bakunin'dir. bakunin, 19. yüzyılın önemli anarşist filozoflarından biridir ve kapitalizm, sınıf ayrımcılığı ve ekonomik özgürlük konularında kendi perspektifini sunmuştur.
bakunin'e göre kapitalizm, insanların eşitlik ilkesine aykırıdır ve sınıf ayrımının temel nedenidir. kapitalist sistemde sermaye sahipleri ile emekçiler arasında büyük bir uçurum vardır. sermaye sahipleri üretim araçlarının kontrolünü ellerinde bulundurarak kar elde ederken, emekçiler ise çalıştıkları sürece geçimlerini sağlamaya çalışırlar. bu durumda toplumda zenginlik ve fakirlik arasındaki uçurum giderek derinleşir.
bakunin'e göre bu sistemin temel sorunu mülkiyet ilişkileridir. kapitalist sistemde üretim araçları belli bir azınlığın elindedir ve bu azınlık diğer insanlara emeklerinin karşılığını vermezken kâr elde etmektedir. bu da adaletsizliğe ve sınıf ayrımcılığına yol açar. bakunin, bu sorunu çözmek için mülkiyetin ortaklaşa kullanılması gerektiğini savunur. üretim araçlarının kolektif olarak kullanılması, insanların eşitlik ilkesine uygun bir şekilde paylaşım yapmalarını sağlayacaktır.
bakunin'in perspektifinde ekonomik özgürlük, bireylerin kendi emeklerinin karşılığını alabilmeleri anlamına gelir. kapitalist sistemde emekçiler, çalıştıkları sürece geçimlerini sağlamaya çalışırken sermaye sahipleri sürekli olarak kâr elde eder. bu durumda emekçiler ekonomik olarak bağımlı hale gelir ve gerçek anlamda özgür olamazlar.
bakunin'e göre ekonomik özgürlük ancak devletin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabilir. devlet, kapitalizmin koruyucusu ve destekleyicisidir ve insanların özgürlüklerini sınırlayan bir yapıya sahiptir. devletsiz bir toplumda ise insanlar doğal kaynaklara eşit erişime sahip olacak ve ürettikleri değeri adil bir şekilde paylaşabileceklerdir.
bakunin'in perspektifi kapitalizm, sınıf ayrımcılığı ve ekonomik özgürlük konularında mülkiyetin ortaklaşa kullanılmasını, devletin ortadan kaldırılmasını ve insanların emeklerinin karşılığını alabilmelerini savunur. bu perspektif, eşitlikçi bir toplumun oluşması için önemli bir alternatif sunmaktadır. ancak bu düşüncelerin pratikte nasıl uygulanabileceği ve hangi zorluklarla karşılaşılabileceği de tartışma konusu olmuştur.
