RUSSELL’DA VAROLUŞÇU DÜŞÜNCEYE YER VAR MI

russell, varoluşçu düşünceye karşı eleştirel bir tutum sergilemiştir. ona göre, varoluşçu felsefe insanın özgürlüğünü abartarak gerçeklikten uzaklaşmasına neden olmaktadır. varoluşçuların vurguladığı gibi insanın kendi değerlerini ve anlamını yaratma gücüne sahip olduğunu kabul etmekle birlikte, russell bu durumun insanı çaresiz ve anlamsız hissettirebileceğini savunmuştur.



russell’a göre, varoluşçu düşünce insanı kendi içine kapanmış bir birey haline getirerek toplumsal sorumluluklarından uzaklaştırabilir. varoluşçuların vurguladığı gibi her bireyin kendi hayatını anlamlandırma sorumluluğu olduğu doğru olsa da, bu durum bazen bireyi yalnızlığa ve umutsuzluğa sürükleyebilir. russell’a göre ise insanlar toplumsal ilişkiler içinde yaşayan sosyal varlıklardır ve diğer insanlarla olan ilişkileri de onların kimliklerini şekillendirir.

ayrıca russell, varoluşçu düşüncenin ahlaki boyutuna da eleştiriler getirmiştir. varoluşçular genellikle ahlaki değerleri mutlak olarak reddederken, russell ahlaki değerlerin nesnel bir temele dayandığını savunmuştur. ona göre ahlaki değerler evrensel ilkelerdir ve herkes için geçerlidir.

russell’ın dünya görüşünde varoluşçu düşünceye yer verilmemiştir. o daha çok mantıkçı ve analitik felsefeye odaklanmıştır. ancak bu onun varoluşçu dünyaya tamamen kapalı olduğu anlamına gelmez. eleştirel bir bakış açısıyla varoluşçu dünyayı da incelediği söylenebilir.