VAROLUŞTAN ESARETE - MODERN DÖNEMDE BİREYİN YABANCILAŞMASI

modern dönemde bireyin yabancılaşması, varoluştan esarete doğru bir yolculuğun başlangıcı olarak görülebilir. günümüzde bireyler, teknolojinin hızla ilerlemesi, küreselleşme ve tüketim toplumu gibi etmenler nedeniyle kendilerini çevrelerine ve hatta kendi iç dünyalarına yabancı hissedebilirler. bu durum, bireyin kimlik arayışını derinleştirirken aynı zamanda da onu varoluşsal bir boşluğa sürükleyebilir.



yabancılaşma kavramı, aslında karl marx'ın ortaya attığı bir terimdir ve işçinin ürettiği ürüne yabancılaşmasıyla açıklanmaktadır. ancak günümüzde bu kavram daha geniş anlamda ele alınmakta ve bireyin kendisine, çevresine ve topluma karşı hissettiği uzaklık olarak tanımlanmaktadır. birey, modern dünyada sürekli değişen koşullar altında kendini kaybolmuş veya anlamsız hissedebilir.

teknolojinin gelişmesiyle birlikte insanlar artık sürekli olarak dijital dünyada yaşamaktadır. sanal ortamlar aracılığıyla iletişim kurmak, alışveriş yapmak veya eğlenmek gibi aktiviteler gerçek hayattaki ilişkileri zayıflatabilir ve bireyi yalnızlık duygusuna sürükleyebilir. aynı zamanda tüketim toplumu da bireyi sürekli yeni şeylere ihtiyaç duyan bir tüketici haline getirerek onu gerçek ihtiyaçlarından uzaklaştırabilir.

bütün bu etmenler bir araya geldiğinde birey kendini hem fiziksel hem de ruhsal olarak yabancı hissedebilir. kimlik karmaşıklığı yaşayan modern insan, sürekli olarak kim olduğunu sorgulayabilir ve bu durum da varoluştan esarete doğru bir yolculuğun başlangıcı olabilir.

modern dönemde bireyin yabancılaşması konusu oldukça önemlidir çünkü bu durum insanın temel ihtiyaçlarından olan aidiyet duygusunu zedeler ve onu mutsuzluğa sürükleyebilir. bu nedenle bireylerin kendilerini tanımaları, içsel dengeyi sağlamaları ve gerçek ilişkilere önem vermeleri gerekmektedir.